Sadece bir Site

Dünyanın en büyük yalanı

DÜNYANIN EN BÜYÜK YALANI




 -Ve ben Firavun 45.Şener emrimi veriyorum.Haber salın bütün diyarlara dünyanın en büyük yalancısını arıyorum.Dünyanın en büyük yalanını arıyorum.Bana dünyanın en büyük yalanını getiren kişiye tüm krallık hazinesini ellerimle vericeğim.Bu yalanı bulmak arzusuyla yanıp tutuşmaktayım.Hayattan başka hiçbir beklentim yok.Ona isim bile buldum-dünyanın en büyük yalanına-Haydar koydum onun adını.Haydar’ı bulduğunu iddia edenlere de Haydari diyeceğiz.Bana Haydar’ı getiren komutan ne hayırlı komutandır.Askerler ne hayırlı askerlerdir.İlla komutan asker olması gerekmez.Hatta adam olması bile gerekmez.Tüm hayvanlara piramidimin kapıları,camları sonuna kadar açık.Bacadan bile gelebilirler.Noel Baba piç mi?Saygımız var.Kadın,eşcinsel,biseksül alayını bekliyorum.Hatta Tayyip Erdoğan’a bile kapım açık bir sms yollayıverin sekreterine.
   Firavun emrini verir vermez mecliste bir kıyamettir koptu.Tüm delegeler bağırmaya çağırmaya başladı.Herkes Haydar’ı arıyordu.Bir anda Nasreddin Hoca’nın sesi tüm salonda inledi:‘Haydari gelecek Haydarı getiren her şeyin sahibi olacak ta ya Haydari tutarsa?’Bu lafın üstüne söyleyecek laf bulamayan delegeler yavaşça ve sessizce kongre binasını terk ettiler.


Aradan birkaç asır geçmemişti ki genç cesur Haydariler dünyanın dört bir yanından akın akın dağları tepeleri aşa aşa dere tepe dümdüz yardıra yardıra Firavun’un piramidine doluşmaya başladılar.Firavun’un ofisine birer birer giriyorlardı.Ama pek azı geri çıkabiliyordu.Firavun Haydarilerin Haydar’larını dinledikten sonra şu şekilde karşılık veriyordu:‘Olabilir.Mümkün bunu bilemeyiz.’ Tüm bakanlar hatta deniz kızları şaşkına dönmüşlerdi.Firavun’un bu tutumuna karşı Nitche bile felsefeden soğumuş Kayseri’de bir bakkal dükkanı açmıştı.Firavun bazen de iyice edepsizleşerek ‘Haydari, vereyim sana Haydari’ benzerinde iğrenç şakalarıyla Nasreddin Hoca’yı haklı çıkarıyordu.


   Firavun bir Haydar’dır kaptırmış dünyayla alay ededursun,uzak krallıkta bilge bir Muhafakar-Demokrat abimiz Firavun’un karşısına çıkıp ona hak ettiği dersi vermeye kararlıdır.Muhafazakar Haydari’nin çok güçlü fikirleri olmasına rağmen çok zayıf bacakları vardır.Uzak krallıktan Orta Doğuya Firavun’un Krallığına gidecek güç ne yazık ki bacaklarında yoktur.THY’den first class bir bilet satın alır.Fakat tüm parasını bilete verdiğinden uçuş gününe kadar ekmek alacak parası bile kalmamıştır.Altmış iş günü aç gezer. Muhafazakar-Haydari,gururludur.Bu yüzden kimseden beş kuruş istemez.Tam uçuş günü geldiğinde uçağa binmek üzere havaalanına gider.Ancak havaalanında bir şokla karşılaşır.Elindeki bilet farklı bir tarihi göstermektedir.Ayı ve günü doğrudur ancak 45 yıl sonrasını gösteren bu bilet ona yürekten ‘Keşke bu kadar örümcek kafalı olmasaydım’dedirtir.Asıl adı Bülent Arınç olan abimiz havaalanının tuvaletinde nefesini tutarak intihar eder.Böylelikle yaşasaydı firavuna doğru Haydar’ı getirip getiremeyeceğini Firavun’un kendisine havyarı mı yoksa Haydar’ı mı yedireceğini asla bilemeyeceğiz.






                                                                                                              karrpuz.blogspot.com



Yorum Kuralları:
1- Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2- Yazım ve dilbilgisi konusundaki hassasiyetinizi yorumlarınızda da gösteriniz.
3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya özen gösteriniz.
4- Yukarıdaki kurallardan herhangi birine uymamanız durumunda, site sahibi yorumunuzu yayınlama ya da yayınlamama hakkına sahiptir.

Blogger tarafından desteklenmektedir.