Fanatik derecede bir O Ses Türkiye takipçisi olmadığımı söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum.
 O Ses Türkiye adı verilmiş daha doğrusu başka ülkelerden çalınıp Türkiye halkına, Türkçe meal ile lanse edilmiş bir programdır bu. Zamanında bu yarışmaya katılmak, fikirlerim arasındaydı lakin artık böyle bir düşünceye sahip değilim. Neden mi? Birçok nedeni var. Örneğin: Jüri, halkımız, sanatçıya verilen değerler vs...
 Üzülüyorum gerçekten ülkemizin şu anki haline. Ne sesler vardı Allah'ım ne sesler!. Bazı arkadaşlarımdan yahut çevremdeki insanlardan tepkiler alıyorum: "Ya nasıl böyle düşünürsün ? Gerçekten çok güzel, nezih bir yarışma." Yahu akıl var mantık var. Ben hem beğenimi söylerim hem eleştirimi. Basın ve düşünce özgürlüğü var bu ülkede....

Her istediğimi veya aklımdan geçen her şeyi yazabilirim. Ama, anayasama uygun kurallar çerçevesinde yazarım. Gel gelelim yarışma jürisine(!). Bu jüriyi her gördüğümde farklı şeyler hissediyorum. Orada işi bilen tek isim Murat Boz'dur -bence-. Kendinden iyi sesleri almayan kıskanç fakat bir o kadar da kararlı bir jüri ile karşı karşıyayız. İşi bilen bir aza topluluğu orada olsaydı -ki bu pek mümkün görünmüyor günümüz Türkiye'sinde- işler daha farklı yönlere gidebilirdi. Sona kalan dört yarışmacı arasından bir seçim yapmam gerekseydi ben Mustafa Bozkurt'u seçmezdim arkadaş. Hiç mi kulağınız yok ?. Sadece tek bir tarz okuyabilen ve aynı zamanda Ahmet Kaya çakması bir yarışmacı nasıl birinci olabilir hayretler içindeyim. Küçük yaşlardan beri müziğin içindeyim ve bu olanların bizlere yani müzisyen camiasına bir hakaret olduğu kanısındayım.
 Geldik bir O Ses Türkiye macerasının daha sonuna. Yayında emeği geçen herkese saygılar, yapımda emeği geçen zat-ı muhteremi (!) esefle kınıyorum.
 Umarım ülkemiz insanı da artık lokalliği bir kenara bırakır daha global bir düşünce içerisine girer.

Saygı ve sevgilerim ile ...